MAHİR KILIÇOĞLU mahirkilicoglu@hotmail.com

MÜFREDAT HER DERDE DEVA MI

20 Nisan 2024 Cumartesi 06:00

Millî Eğitim Bakanlığının müfredat çalışmalarında sona gelindiğine dair haberler gelmeye başladı. Bakan Tekin hazırlanan müfredatın daha sade ve yaş seviyelerine uygun olacağını söyledi. 

Bakanlığın müfredat çalışmalarından sızanlar bazı konuların çıkarıldığına dair. Mesela birkaç hafta önce bazı matematik konularının (12. Sınıftaki integral konusu gibi) müfredattan çıkarıldığına dair söylentiler çıktı. Sadeleşme ne düzeyde olacak onu çalışmalar açıklandığında göreceğiz lakin bir takım kesimlerin şimdiden itirazlara başladığını görüyoruz.

En çok dedikodusu yapılan konu, müfredattan evrim konusunun çıkarılacağına dair dedikodu. Doğrusu evrimin bilimsel olarak savunulacak bir yanı yok. Birileri bu konuyu neden bu kadar tabu haline getirmiş anlamıyorum. Çünkü evrim, adı üstünde teoridir. 19. Yüzyıldan beri ortada olduğu halde, bilim o günden bu güne inanılmaz gelişmeler gösterdiği halde hala evrimle ilgili elde avuçta spekülasyonlardan ve bilimsellik adı altında ön kabullerden başka bir şey yok. Yani evrim teorisini ispatlayan bir veri ellerinde yok. Yine de bir saplantı halinde bunu iştiyakla istiyor birileri. Bakanlık evrim saçmalığına müfredatta daha ne kadar yer verecek ben de merak ediyorum.

Müfredatın sadeleştirilmesi bizce de elzemdir. Mühendislikte kullanılacak hesaplamaların lisede bütün öğrencilere öğretilmesine gerek yok. Bunun gibi sınav odaklı öğretimi besleyen konuların da sadeleştirilmesi gerekiyor. Müfredat değişikliği, içinde ideolojik serpintilerin de olduğu konularında temizlenmesini gerektiriyor. 12 Eylül rejiminin bakiyesi tek parti rejiminin propagandasından başka bir şey olmayan Kemalizm müfredattan temizlenmelidir. Öğretilecekse Atatürk öğretilir, Atatürk’ün görüşleri ve uygulamaları öğretilir. Sanki Atatürk’ün görüşleriymiş gibi tek parti ideolojisinin bu millet tarafından kabul görmeyen öğretisinin tekrar tekrar milletin çocuklarına dayatılması kabul edilemez.

Sadece Kemalizm değil, hiçbir ideolojik eğitim okullara sokulamaz. Ne çağdaş ideolojilerin ne dini ideolojilerin ne de diğer akımların ideolojisine göre eğitim şekillenir. Eğitim, milli çıkarlar doğrultusunda şekillenir. Milli çıkarlar bugün müfredatı değiştirdiği gibi eğitimi yeninde yapılandırmayı da elzem kılıyor. Çünkü sosyo-ekonomik problemleri besleyen bir eğitim sistemimiz var. Bunun acilen değişmesi gerekiyor.

Müfredat değişikliği elzem ve geç kalınmış bir teşebbüs. Nasıl olacak, neler değişecek ve değişimin boyutu ne kadar olacak bilgimiz yok. Ancak müfredat değişikliği gerçekleşse de aslında sonuçta değişen bir şey olmayacak. Bu ülkede büyük bir devrimmiş gibi 4+4+4 sistemini getirdiler. Elbette 4+4+4 sistemi büsbütün kötü olmadığı gibi büsbütün iyi de değil ama sorunumuz eğitimin 12 yıla çıkmasıyla çözülmediği bugün artık açık ve net olarak belli oldu. Tam tersi 12 yıla çıkan eğitim domino etkisiyle ortaöğretimdeki ve yüksek öğretimdeki kaliteyi düşürdü, istihdamda belirli alanlara yığılmayı getirdi, işsizlik ve işçi bulamama sorununu artırdı, istihdam sektörü geri kaldığından emeklilik sisteminin bütçeye getirdiği yükü de artırdı… bütün bunlar zincirleme olarak birbirini tetikledi ve bugüne geldik.

Şimdi müfredat değişikliği 12 yıllık eğitimin getirdiği ve yukarıda sayılan sorunların hiç birine çözüm getirmiyor. Çözüm getirmediği gibi sonuçta yeni sorunları da getirecek. Bizim eğitim istihdam ilişkisini acilen çözmemiz, mesleki eğitimi erken yaşta başlatıp ortaöğretimde ve yüksek öğretimde mesleki eğitimde %70’in üzerine çıkarmamız gerek.

Mesleki eğitimi erken başlatmak demek, ilkokuldan hatta anaokulundan meslek öğretmek anlamına gelmiyor. Mesleki eğitimin hazırlayıcı, yönlendirici, eğitici ve meslek kazandırmacı, yeniden yönlendirme ve istihdam etme yönleri vardır. Hazırlayıcı eğitim mesleği sezdirme, sevdirme, el göz koordinasyonunu geliştirme, motor gelişimi kazandırma, kasları güçlendirme, gibi işlevleri olan bir süreçtir.

Bu süreç okul öncesinden başlayarak ilkokulda zaten işleniyor. Ancak bunun daha sistemli ve daha bilinçli ve herkese yönelik yapılması gerekiyor. Çünkü çok üst düzey akademik beceri isteyen cerrahlık aynı zamanda en üst düzey el-göz koordinasyon becerisi de istiyor. Bugün cerrahlığın çok tercih edilmemesinin arkasındaki sebeplerden biri de bu el-göz koordinasyonunun zayıflığına dayanmaktadır. Düşünsenize, yeni nesil portakal soymaktan aciz.

İlkokuldan itibaren öğrencileri mesleki eğitim ve akademik eğitim diye tasnif edip çağ nüfusunun en fazla %30’nun akademik eğitime, en az %70’inin de mesleki eğitime yönlendirilmesinin hazırlığı yapılmalıdır. Mesleki ortaokulların tekrar açılarak mesleki hazırlık becerilerinin ortaokullardan itibaren kazandırılması gerekiyor. Sistemi kurgularken mesleki gelişim ilkelerine de uymak gerekiyor. Bir çocuğu ilkokuldan itibaren ömür boyu mahkûm olacağı bir mesleğe yönlendirmek oldukça acımasız bir uygulama olur. O nedenle geçişken, başarıyı ve ilerlemeyi teşvik eden bir sistemi getirmemiz gerek.

1980’li yıllarda hem meslek liselerinin ortaokulları vardı hem de meslek lisesi sayısı bugünküne oranla fazlaydı. Aslında 80'li yıllardaki sistemi bozmadan bugüne taşımış olsak, okul ve derslik sayılarını artırsak, eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkarsak, liselerin orta kısımları olmaya devam edecek, meslek listelerinin de ortaokulu olacaktı. O sistem bugünkünden işlevseldi.

Şimdiki sistem 80'li yıllarda uygulanan sistemin 90'lı yıllardan sonra sürekli değiştirilen ve yap boza dönen halidir. Bir defa bu kadar yapboza dönen sistemin aksayan orasını burasını değiştirmenin uzun vadede topluma ve devlete (sonuçta devletin devamlılığı yeni neslin yetişmesiyle ilgili) fayda sağlamayacaktır. Hatta sorunlar daha da çözümsüz hale gelecek, eğitim sistemi toplum için tehdit haline gelecektir.

Hatırlayın, Osmanlı sisteminde toplumun ihtiyacını karşılamayan medreselerin modernleşmesine karşı çıkılması nedeniyle Türkiye bir imparatorluk kaybetti. Son raddede kurulan modern okullar sayesinde bir ulus devleti elinde tutabildi. O nedenle ivedilikle eğitimle ilgili sorunlara kökten çözümler üretmeliyiz. Öncelikle “nasıl bir insan istiyoruz” sorusuna verilecek cevapla başlayacak sistemi kurmamız ve eğitim sistemini daha çok mesleğe, daha az sınavla kademe geçmeye dayalı bir şekle dönüştürmeli ve toplumun ihtiyacı olan “iyi insanı” yetiştirebilmeliyiz.

Ülkemizde ideolojik kamplaşma nedeniyle bazı şeylerin olmayacağını, konsensusun sağlanamayacağını düşünenler var. Elbette eğitim sisteminde yeniden yapılanma kolay olmayacak ama bu Anayasayı değiştirmek kadar da zor olmayacak. Ülkemizde, farklı kesimler çocuklarının eğitimleri konusunda en azından biçimsel olarak kolaylıkla bir araya gelebiliyor. Bunu defalarca gördük. Bu ülkede sorun doğru tespit edildikten sonra çözüme ulaşmak kolaydır. Yeter ki istensin

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #